Toplumların karmaşıklaşan yapısı, dinî grupların ortaya çıkışındaki en temel sebeplerden birisidir. İlkel toplumların modern toplumlara dönüşmesi sürecinde yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasî hadiseler dinî grupların oluşumunda etkili olmuştur. Söz konusu süreçte dinin daha iyi anlaşılmasına ilişkin tartışmalar ve buna bağlı olarak yaşanan ihtilaflar; tarikat, cemaat veya mezhep olarak adlandırılan dinî grupları ortaya çıkarmıştır.

Ontolojik anlamda kâinat ve insan, Esma-i Hüsna’nın birbiri içinde ancak birbirinden farklı tecellilerinden ibarettir. Bu durum yaratılış itibarıyla insanlar arasında farklılıklara neden olduğu gibi, tarikat ve cemaatlerdeki ihtilaflar da Cenab-ı Hakkın isimlerinin ayrı ayrı tecellilerinin bir sonucudur. Bu çerçevede yaratılışın fıtrî neticesi olan farklılıklar bir çatışma sebebi olmaktan ziyade hakikatin farklı yönlerinin kuşatılması çabasında, modern zamanların işbölümü ve ihtisaslaşma kavramlarına tekabül eden bir zenginlik olarak değerlendirilmelidir.

Bu bağlamda Said Nursi “Dinî cemaatlar maksatta ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meşreplerde ittihad mümkün olmadığı gibi caiz de değildir.” demek suretiyle meslekler ve meşreplerde ittihad etmenin mümkün olmadığına dikkat çekmiştir.

Bununla birlikte, dinî gruplar hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle olan münasebetlerinde, farklılıkları bir çatışma sebebi haline getirebilmektedirler. Haddizatında bir zenginlik olan farklılıklar özellikle ferdin dikkate alınmadığı, farklı fikirlere ve yeniliğe müsamaha gösterilmeyen zeminlerde bir ötekileştirme ve ayrışma vesilesine dönüşmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de “Allah’a ve Peygamberine itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir.” buyurulmaktadır.

Bu semavî uyarı ile dini gruplar maksatta ittihad etmeye davet edilmekte ve çekişme halinde karşılaşacakları sonuçlar haber verilmektedir. Dinî grupların asli vazifelerini yürütebilmeleri bir başka değişle hayatiyetleri ancak farklılıklardan istifade edebilmeleri ile mümkündür. Aksi takdirde yaşanan tecrübeler, farklılıklardan neticesiz kısır çekişmeler üretilmesinin kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin