İçinde yaşadığımız hayatın anlamlandırılmasında ve buna bağlı olarak davranışlarımızın şekillenmesinde düşüncelerimiz en önemli rolü oynar. İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran temel fark düşünebilme kabiliyetidir. Buna karşın, bazı düşüncelerin kontrolden çıkması ya da yönetilememesi, insan hayatını oldukça zorlaştırmakta ve tekrarlanan davranışlara bir başka deyişle takıntılara neden olabilmektedir.

Çoğunlukla endişe ve korku ihtiva eden takıntılı düşünceler, hayatın birçok alanında ve farklı şekilde kendilerini gösterirler. Temizlik takıntısı, hastalık takıntısı, mükemmeliyetçilik, korku ve tehlikede olma ile ilgili düşünceler kişiyi gündelik hayatında en sıradan şeyleri bile yapamaz hale getirebilir.

Takıntıların günümüzde en çok karşılaşılan türlerinden biri de dinî alanda kendini göstermekte ve insanların ruh dünyalarında ciddi şekilde yıpratıcı sonuçlara neden olabilmektedir. Esas itibarıyla din, insanın varlığını anlamlandırmasına, ruhen sükunet bulmasına hizmet etmekte ve varoluş sancılarını ortadan kaldırmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir” buyurulmaktadır.

Buna karşın, dinî alanda zihne gelen vesveselerin doğru yönetilememesine bağlı olarak Allah’ın varlığına ilişkin şüpheler, kutsal değerlere ilişkin zihne gelen uygunsuz görüntüler, yapılan ibadetlerin kabul olup olmadığına ilişkin endişeler takıntı boyutuna ulaşabilmektedir. Gayr-ı ihtiyarî olan bu vesveseler, özellikle hassas insanları bu durumdan bir kaçış olarak ubudiyetin dışına itebilmekte veya aynı ritüelin çok aşırı düzeyde tekrarına yol açabilmektedir.

Bediüzzaman, takıntı derecesine gelmiş bu tarz düşüncelerin yönetilmesinde, bilginin mertebeleri ile insan zihninin çalışma şeklinin bilinmesinin önemine dikkat çeker. Bir başka deyişle takıntıya neden olan gayr-ı iradî düşünceden kişinin sorumlu olmadığına ve zihne gelen her düşünce veya vesvesenin hüküm içermediğine ilişkin farkındalık, sorunun büyük bir kısmının ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Sonuç itibarıyla takıntılar hayatımızı olumsuz yönde etkiler. Bununla birlikte bu düşüncelerle başa çıkılması ise ancak kullanılacak yöntemin doğru tespit edilebilmesine bağlıdır. Aksi takdirde takıntı ile mücadele ederken kişi kendini içinden çıkılmaz bir girdabın içinde bulabilmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin