Abdullah ibnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)’nın anlattığına göre, Resûlullah aleyhissalâtu vesselam, Hz. Ali’ye (radıyallâhu anh) şöyle bir dua öğretmişti:
“Allahım!
Bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle.
Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı.
Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nâzar etmemi bana nasib et.
Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım, ey Allah, ey Rahman!
Celalin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasib et.
Ey semâvât ve arzın yaratıcısı!
Celâlin ve vechinin nuru hakkı için, kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum.
Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak Sen yardım edersin, onu bana ancak Sen nasib edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah’tandır.”
(Tirmizî, Daavât 125)