Risale-i Nur Enstitüsü’nün 2019-2020 Pazar Seminerleri kapsamında Mehmet Abidin Kartal “İktisat Penceresinden Kainata Bakış” semineri verdi. İktisatın Arapça’daki “kasd” masdarından türetildiği bilgisiyle başlayan Kartal, iktisatlı insanın maksadını iyi tanıyan, sağa sola yalpalamaksızın, ifrat ve tefritten uzak bir şekilde yaşayan insan olduğunu vurguladı. Seminerden öne çıkan başlıklar şu şekildedir:

Kainata Mana-i Harfi ile Bakış

Mana-i harfi, bütün kainata, varlıklara, ilimlere, ferdi, sosyal faaliyetlere ve olaylara Allah hesabına ve Allah’ın isimlerinin tecellileri, sanatı ve eseri nazarı ile bakmaktır. Mana-i harfi nazarı ile kainata baktığımızda iktisadın kainatın en esaslı kanunlarından biri olduğunu, Allah’ın kainatta Hakim isminin tecellilerinin iktisat ve israfsızlık üzerine hareket ettiğini, iktisadı emrettiğini görürüz. Allah’ın kainattaki tasarrufu, icraatı hikmet ve iktisat prensibi üzerine bina edilmektedir. Huzuru ve refahı yaşatacak iktisadın arka planında, temelinde kainata mana-i harfi ile bakış vardır.

Bütün Varlıkların Maksada Uygun

Kâinatın nizam ve intizamla devamına dikkat ettiğimizde, en küçük varlıktan en büyük cisimlere kadar her şeyin iktisat kanununa uygun yaratıldığını ve bu kanun gereğince de, bütün varlıkların maksada uygun ve sayısız hikmetlerle donatılmış olduğu görülür.

Kainat İktisat ve Temizlik Üzerine Dönüyor

Kainat iktisat, israfsızlık ve temizlik üzerine dönüyor. Bu olmasaydı dünyamızın sınırlı kaynakları bu kadar canlıya milyonlarca yıl değil, bir yıl bile yetmezdi. Vücudun hücrelerinden kanın içindeki alyuvarlara ve akyuvarlara, vücut organlarının birbiri ile olan alışverişlerine, canlı ve cansız varlıklar arasındaki karşılıklı münasebetlere, yardımlaşmaya varıncaya kadar iktisadın, israfsızlığın ve temizliğin dengesini her şeyde görürüz.

Ekolojik Denge İktisat Kanunu ile Sağlanır

İsrafın kainatta Allah’ın koymuş olduğu düzene ters bir davranış olduğunu, kainatta ekolojik dengeyi bozduğunu, ekolojik dengenin iktisat kanunu ile sağlandığını ilmi araştırmalar söylüyor. Bütün ilimlerde olduğu gibi iktisat ilmi de mana-i harfi bakış metoduyla eğitim kurumlarında okutulmalıdır. Bugün mana-i ismi bakış açısı dünyada ekonomik ve sosyal adaletsizliğin, ekolojik dengenin bozulmasının, küresel ısınmanın sorumlusudur.

Allah Muktesitlerin Yardımcısıdır, Müsriflerin Değil

Kainatı iktisat prensibi üzerine yaratan Allah, insanın da o hikmet sırrına uygun hareket etmesini ister. Bu da onun yaratılış maksatlarına uygun yaşamasını gerektirir. Allah iktisadı emreder, israfı yasaklar. Allah muktesitlerin yardımcısıdır, müsriflerin değil. İktisat, insanın ihtiyaçlarına göre harcama yapması, cimriliğe ve israfa yapmamasıdır. İktisat, aile hayatının huzuruna da yardımcı olur. Peygamber Efendimiz (asm) “İktisat eden maişetçe aile belası çok çekmez” buyurmak suretiyle, iktisat prensibinin bu önemli sonucuna dikkat çeker.

Kapitalizm Kainata Mana-i İsmi Gözüyle Baktırır

Mana-i ismi, mahlukata, kainata, ilimlere, iktisadi, sosyal faaliyetlere, olaylara kendi namına bakıp, Sanatkar ile olan ilişkisini kapatmaktır. Batı medeniyetinin prensipleri ve bu medeniyetin çağımızdaki temsilcisi Kapitalizm, kainata, ilimlere, olaylara mana-i ismi gözüyle bakmaktadır.

Faiz Zenginler ile Fakirler Arasındaki Dengeyi Bozar

Bediüzzaman’a göre kapitalizmin temeli faiz kurumları “Sen çalış, ben yiyeyim” prensibiyle çalıştığından, halkı kine, hasede, çatışmaya sevk etmiş, insanlığın rahatını birkaç asırdır ortadan kaldırmıştır. Çünkü faiz, zenginler ile fakirler arasındaki dengeyi zenginler lehinde, yoksullar aleyhinde bozmaktadır. Aynı zamanda bütün ihtilallerin, fesatların madeni, rezillik ve kötülüklerin kaynağı olan iki cümleden birisi emeğin sömürüldüğünü ifade eden bu anlayıştır. İktisadi ve sosyal krizlerin en büyük sebebinin faizle çalışan bankalar ve finans sektörleri olduğu nazara alınacak olursa, belirli bir grubunun daha çok para kazanma hırsının yine insanların rahatını ortadan kaldırdığını söyleyebiliriz.

Bediüzzaman’a göre insanlığın zenginleri ile fakirleri arasındaki dengenin bozulmasına kin ve düşmanlıkların ortaya çıkmasına sebep olan cümlelerden bir diğeri de, kapitalizmdeki “Ben tok olayım, başkası açlıktan ölse, bana ne” anlayışıdır. Bu cümle, yoksul, geliri giderini karşılayamayan insanları ölüme terk eden, onların yaşama haklarına saygı göstermeyen bir zihniyeti ifade etmektedir.

Kapitalist Anlayış Tüketim Hastalığını Yayar

Kapitalist anlayış insanları israf, zevk, eğlence çukuruna çeken bir hortum gibidir. Batı toplumlarında görülen tüketim hastalığı küreselleşme aracılığıyla bütün dünya ülkelerine yayılmaktadır. Sonuçta insanlar israfa, tembelliğe ve fakirlikle itilmektedir. Batı medeniyetinin hâkim olduğu seküler (dinden bağımsız, imanı ve ahireti dikkate almayan) ahlak anlayışı, yaşamak için mücadele etmenin öğretildiği, maddeten ve ekonomik olarak güçlü olanın daima haklı olduğunun benimsetildiği ve hayatın gayesinin en ince lezzetlerine kadar hevesleri tatmin etmekte yattığının telkin edildiği bir ahlak anlayışıdır.

İnsanlar İktisadi Başarının Esiri Olmuşlar

Günümüzde insanlık iki asra yakındır kapitalist sistemin meydana getirdiği adaletsiz teknolojik ve iktisadi ilerlemenin bedelini; bir taraftan çevre kirliliği, küresel ısınma ile gittikçe dünyayı yaşanmaz hale getirerek; diğer taraftan sağlık, mutluluk ve huzurdan uzaklaşarak ödemektedir. İktisadi yönden adaletsiz ilerlemenin bedeli, çevrenin kirlenmesine ve insanın mutluluk ve huzurdan uzaklaşmasına sebep oluyorsa, insanlar iktisadi başarının esiri olmuşlar demektir.

Kapitalist Sistemin Panoraması

Kapitalist sistemin bu asrın panoramasında yaptıklarına bakacak olursak, güçlünün zayıfı ezmesi sömürmesi, gelir dağılımında adaletsizlik, katliamlar, savaşlar, anarşi ve terör… Vahşet ve dehşet… Fuhuş ve ahlaksızlık… İsraf ve savurganlık… Yıkım ve tahrip… Sorumsuz şuursuz bir hayat… İşte kapitalizmin hediyeleri.

Benzerine Rastlanmayan Medeniyet: Asr-ı Saadet

İslamiyet, kainata, ilimlere, olaylara mana-i harfi gözüyle bakmaktadır. İslamiyetin yaşanması İslam medeniyetini meydana getirmiştir. Tarihin akışı içinde benzerine rastlanmayan, Asr-ı Saadet olarak isimlendirilen ve insanlar bu dünyada yaşayabileceği en mükemmel, refah ve huzur dönemi yaşatan, Çin Seddinden Avrupa’nın ortalarına kadar üç kıtaya hükmeden ve asırlarca coğrafyasında yaşayan farklı etnik, din ve kültüre sahip, insanlara refah, barış, huzur ve mutluluk getiren İslam medeniyetidir.

Kapitalizmin Finans Sistemi Tıkandı

Batı medeniyetinin son temsilcisi kapitalizmin finans sistemi tıkandı. Karşılaşılan sorunları çözemiyor, krizler üretmeye devam ediyor. Bu sistem insanlığa mutluluk ve huzur veremiyor. Merkezine parayı, kazanmayı alan bakış açıları, olaylara çözüm değil, sorunlarının artmasına sebep oluyorlar. Merkezine parayı değil, insanı alan bir sisteme geçmenin zamanı gelmedi mi? İnsan para içindir anlayışı, küresel finansal krizlerin yaşanmasına sebep oluyor. O zaman “İnsanın para için değil, paranın insan için çalışacağı” sistemin temellerinin atılacağını günler yakındır.

İnsanın Meşru Yollardan Kazanması Mümkündür

İnsanın, fıtratına yakışır şekilde reel üretime katılması, ürettiğini değerlendirmesi, meşru yollardan kazanması mümkündür. Yapılan ekonomik faaliyetler sonucunda, üretimin birlikte yapılması, riskin ve gelirin bölüşülmesi, insani finansın temelidir. Her şeyden önce bu sistem faize dayalı değildir. Üretmeden, istihdam meydana getirmeden, parayı satarak para kazandıran, faize dayalı kapitalist finans sisteminin çıkmazlarına karşı, faizsiz kredi (karz-ı hasen), kar-zarar ortaklığına dayalı, ekonomik ve sosyal adaleti esas alan, ticari ahlak temelli yatırım araçları ile ekonomik ve sosyal gelişmeyi hedeflemek, insani finans kavramı içinde değerlendirilir.

Niçin Faizsiz Sistem?

Niçin faizsiz sistem? Çünkü, dünyada kavgaların, terörizmin, savaşların, ekonomik ve sosyal krizlerin, huzursuzlukların asıl kaynağı iki kelime ile ifade ediliyor.

Birinci kelime: “Ben tok olsam, başkası açlıktan ölse bana ne.”

İkinci kelime: “İstirahatim için zahmet çek, sen çalış ben yiyeyim.”

Birinci kelime bencilliği, insanın yalnız kendisini düşünmesini, ikinci kelime de menfaati temsil eden düşünce ve davranışlardır.

Birinci kelimenin panzehiri olarak Kur’an medeniyetinde zekat kurumunun uygulanmasıyla, gelir adaletsizliği gideriliyor. İkinci kelimeye karşı da üretmeden para kazanmayı sağlayan paranın satılmasını, yani faizi onaylamayan reçete sunuluyor.

Bediüzzaman’ın Tabiriyle “Kurtlanmış” Kapitalizm

Batı medeniyetinin son temsilcisi Bediüzzaman’ın tabiriyle “kurtlanmış” kapitalizm küresel krizlere sebep oluyor, insanları mutlu ve huzurlu edemiyor. Kapitalizm, insanlığın yüzde seksenine yaşanmaz bir hayat; yüzde onuna hayali bir mutluluk vermiş, diğer yüzde onunu da ikisi arasında bırakmıştır. Oysa İslam medeniyeti insanlığa altın çağlar yaşattı, yine yaşatmak için insanlığı şemsiyesi altına çağırıyor. İki dünya mutluluğunu yaşatacak, dünyayı pisliklerden, adaletsizliklerden kurtaracak, doğruluğu, barışı, refahı, huzuru, kardeşliği hakim kılacak, “Hakiki insaniyet İslamiyet’tir.”

Elhasıl

Bu dünyanın bir sahibi var, sahibimiz var, başı boş yaşayamayız, onun kurduğu düzeni bozmamalıyız, misafir olduğumuz yerde, çalışmayı, paylaşmayı, yardımlaşmayı, adaleti, merhameti emreden İslami iktisadi prensiplere uymalıyız.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin