Muhterem ağabeyimiz MEHMET KUTLULAR vefat etmiştir.

Ağabeyimiz yarın (7 Nisan 2021 Çarşamba) saat 14.00’te Eyüpsultan Camiinde kılınacak cenaze namazına müteakip Eyüpsultan Kabristanlığına defnedilecektir.

Merhuma Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, ailesine ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz eder, taziyelerimizi sunarız.

1938 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğdu. Bulgaristan muhaciridir. 14 yaşına kadar Gönen’de kaldı. Daha sonra İstanbul’a geldi. 1957 yılında asker olduğu Manisa’da Said Nursi’nin yazdığı Risale-i Nur kitaplarıyla tanıştı. 21 Şubat 1970’te çıkan Yeni Asya Gazetesinin imtiyaz sahipliğini üstlendi.

Mehmet Kutlular, Türkiye’nin gündemine, “postmodern darbe” denilen 28 Şubat sürecinde (28 Şubat 1997) ge(tiri)lmişti. Askerî cenahtan birilerinin sesinin çok çıktığı ve “bin yıl süreceğini” belirttiği o süreçte yaşanan sert baskılar karşısında, “Marmara depremi” (17 Ağustos 1999) vesilesiyle Kutlular’ın verdiği “Deprem İlahî ikazdır” mesajı, bazı kesimleri ayağa kaldırmıştı…

“Deprem İlâhî İkazdır” dediği için 276 gün hapis yatan Kutlular’a sembolik bir tazminat ödenmesine dair mahkeme kararı Yargıtay’dan döndü.

2001 yılında 2 yıl 1 günlük kesinleşmiş hapis cezasının infazı Metris Cezaevi’ne konuldu.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi, 2001 yılında haksız yere hapis cezasına çarptırılan ve 276 gün hapis yatan Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Kutlular’a “maddi ve manevi tazminat talebine” ilişkin Bakırköy 13. Ceza Mahkemesi’nin verdiği ‘kısmen kabul’ kararını bozdu. 1999 yılında Deprem ilahi ikazdır dediği için dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanan ve hakkında 2 yıl 1 gün hapis cezası verilen Mehmet Kutlular, kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşımış AİHM, hapis kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. Maddesi’ne aykırı bularak Türkiye’yi tazminata mahkûm etmişti.

Haziran 1999’da verdiği bir röportaj çok ses getirmişti:

— Fethullah Gülen için “Nur tarikatının lideri” deniyor…

Kutlular: Öncelikle Nurculuk bir tarikat değildir. Said-i Nursi, “Zaman tarikat zamanı değildir” demiş, İslama çağdaş bir yorum getirmiştir. Nurcu diye, Said-i Nursi’ye ve onun Nur Risaleleri’ne bağlı olan, onun ölçü ve prensiplerini kabul eden ve ona göre hareket edene denir. Ama risaleleri okuyup onu kendine rehber kabul etmeyenler de vardır. Fethullah Hoca’ya gelince; hiçbir zaman “Ben Nurcuyum” demedi ki bu arkadaş. “Ben şuculuktan, buculuktan nefret ederim” dedi. Ama belirli kesimler kasten onu Nurcu göstermek istiyor. Kendine göre bir anlayışı var, ona göre bir hizmet başlatmış.

— Ama sizinle beraber değil miydi?

Kutlular: Beraberdi, ama 1971’den sonra bu hareketi yeterli görmediği için ayrılmayı tercih etti. Bizi biraz dar bakışlı görüyordu. Adalet Partisi’ni desteklememizden, hatta gazete çıkarmamızdan rahatsızdı. Bu gazetede bazı gruplara yönelik yayımlarımızı tasvip etmiyordu. “Herkesi kucaklamak lazım, bazı kesimleri rencide ediyorsunuz” diyordu.

“Derin devletin işi”

— Gülen, 1995’e kadar ortaya çıkmamıştı, sonra da hep gündemde kaldı. Ne değişti arada?

Kutlular: “Derin devlet” denen şeye dayanıyor bu meselenin ucu. 1980’den sonra devletin politikası değişti. Eskiden anarşist ve Marksistler tehlikeydi, sonra dindarlar oldu, öyleyse bu dindar gruplarla temas kurmak, onlarla beraber çalışmak gerekecekti. Amaç onları devletle barıştırmaktı. Bu amaçla, görevlendirdikleri insanlar cemaatlerin ileri gelenleriyle temas kurdular.

— Fethullah Hoca ve cemaatinin önünü devlet açmıştı, şimdi de kapatıyor diyorsunuz…

Kutlular: Evet. Bir zamanlar Fethullah Hoca’yı, hoşgörüyle, okullarıyla “örnek bir Müslüman” olarak gösterdiler; devlet büyükleri okullarını ziyaret etti ve Hoca’yı alkışladı. Bir takiye vardıysa devletin bunu bilmemesi mümkün müydü? Değildi. Maksatlarını yerine getirdiler, ardından büyüdüğünü görünce de “Devleti ele geçirmek istiyor” dediler.

— Başta RP olmak üzere, diğer cemaatlerin önünü kesmek gibi bir maksat var mıydı?

Kutlular: Devlet, RP’yi tehlikeli ve aşırı görüyordu. Onun önünü kesmek için birini popüler ve saygıdeğer yapacak, ardından onun ağzından fetvalar çıkaracaktı. Fethullah Hoca, 28 Şubat sürecinde Yalçın Doğan’ın Kanal D’deki programında çıktı, “Erbakan’ın işi bitmiştir, emaneti ehline teslim etmesi gerekir” dedi. MGK’ya yönelik eleştiriler varken bu kuruma bir kutsallık atfetti. Şimdi aynı makam onu birinci tehlike gösteriyor. O güne kadar kullanıyor, işi bitince de bir kenara bırakıyor. Bırakırken de usulüyle, yavaşça bırakmıyor; öyle bırakıyor ki paramparça ediyor.

— Fethullah Hoca cemaatine yönelik para yardımları azalır mı?

Kutlular: Dün çekinmeyenler, bugün “Yardım edersem başım devletle belaya girer” diye düşünecek, cemaatten uzaklaşacaktır. Ama cemaatin talebesi, kadrosu bırakmaz.

• • •

Cemaatteki istihbaratçılar

“Cemaate daha ziyade istihbarattan olanlar gitti. Bana da geldiler; ‘Yurtdışında Milli Görüş ve Süleymancılara karşı beraber çalışalım’ dediler, ama ben reddettim. Çünkü o adamlar sana inandığı için değil, seni kendi maksadına göre kullanmak için geliyor. Kullandıktan sonra da seni bir kenara bırakacaktır, kırıp dökecektir. Bu ‘derin devlet’ dediğimiz büyük ölçüde bütün İslami gruplarla anlaşmalar içine girdi. Bu arada herhalde Fethullah Hoca ile anlaşacaklardı. Hoca şöyle konuşuyor: ‘Yurtdışında okulları kurmamda devlet, istihbarat bana yardımcı oldu. Devlet yöneticileri ilgili devletlere referans verdi.’ Devlet yardımı olmazsa bu okulları kurmak mümkün değil. Burada menfaatler karşılıklıdır. Her iki tarafın da maksadı ayrıdır. Tıpkı çetelerde olduğu gibi. Devlet önce bunları tetikçi olarak kullanmış. Fakat çeteler de sonra ‘Biraz da ben devletten yararlanayım’ demiş. Devlet de İslami gruplara, ‘Devlete, Atatürk’e saygılı olun, biz de size yardımcı oluruz’ demiştir. Bakın bazı İslami gruplara, 12 Eylül’den sonra birden palazlandılar. Acaba kendi güçleriyle mi palazlandılar? Hayır. Ama devlet zamanla bakıyor ki bu gruplar büyüyor. O zaman da paniğe kapılıyor ve engellemeye çalışıyor. Yani bu kasetler filan hepsi zaten ellerindeydi.”

https://www.milliyet.com.tr/siyaset/fethullahi-kullanip-attilar-5245965

99 YORUMLAR

  1. “İnna lillah ve inna ileyhi raciun”, “Ya Rabbi onu salihlere kat, rahmetine eriştir, çoluk çocuğuna iyilikler ihsan et, bizi de onu da mağfiret et”

  2. “Kaalu,Innaa lillahi ve inna ileyhi raciuun.”
    Allah CC rahmet eylesin.Kabrini nur,mekanını Cennet eylesin.Rabbim,Peygamberine sav. komşu eylesin.Üstadı r.a,ve nur ağabey ve arkadaşlarıyla birlikte haşretsin.Amin.

  3. ALLAH *Ahmet KUTLULAR* kardeşimize MERHAMET etsin, mekanı, CENNET, PEYGAMBER’e komşu olsun, sevdiklerine ve yakınlarına da SABIRLAR ihsan eylesin inşaALLAH.

  4. ‎إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
    “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”. (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz)‎ Rabim rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşaallah

Ahmet Cemil Özmen için bir cevap yazın İptal

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin