Sosyal Medya Ahlakı

0
784

Bilgiye anlık ulaşılabilen küresel bir köye dönüşen dünyamızda internet ve sosyal medya çok önemli bir araç haline gelmiştir. “Her zamanın bir hükmü vardır” düsturunca her Nur talebesinin vazife-i asliyesi olan Risale-i Nur’un ilan ve neşri asrımızda yeni bir boyut kazanmıştır. İnternet ve sosyal medya vesilesiyle iman hakikatlerinin çok sayıda insana, meşru ve etkili bir şekilde ulaştırılma imkânı ve aynı zamanda zarureti hâsıl olmuştur. Bu vazife deruhte edilirken başta Nur talebeleri olmak üzere tüm ehl-i imanın dikkat etmesi gereken temel kaide ve esaslar ise aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

1. Üslup

Mümin, tebliğ makamında güzel ve yumuşak söz söylemek ile emrolunmuştur. Bu sebeple muhatapların hakka karşı cephe almasına yol açacak menfi üsluptan şiddetle kaçınılmalı ve temsil edilen hakikatlere perde olunmamalıdır. Kur’ani bir düstur olan “nezihâne ve nazikâne ve kavl-i leyyin söz söylemek” ve “medenilere galebe ikna iledir, icbar ile değildir” hakikatleri şiar edinilmelidir.

2. Şeriat ve Ahlak Çerçevesinde Kalmak

Sosyal medya imtihandan berî bir alan değildir. Bu sebeple gerçek hayatta günah olan fiil, söz ve tavırların sanal âlemde de günah olduğu unutulmamalıdır. Bilakis gerçek hayatta sadece sahibini mesul edecek bir söz, bu mecrada bir kalmayıp binler kişiyi etkileme ve sirayet etme istidadı taşır. “Bir şeye sebep olan yapan gibidir” sırrınca sosyal medyadaki paylaşım ve yorumlarda uhrevi mesuliyetin azami ölçüde nazara alınması gereklidir.

3. Hak ve Hukuk

“Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının! Şüphesiz zannın bazısı günahtır. Tecessüs etmeyin, (birbirinizin kusurunu araştırmayın) bazınız bazınızı gıybet etmesin! Sizden bir kimse ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!”

Söz konusu ayet-i kerime su-i zan, tecessüs ve gıybet gibi fiilleri men eder. Sosyal medya, keyfiyeti itibarıyla mezkûr günahlar ve daha da ötesi iftira gibi marazlar için müsait bir zemindir. “Kişinin her duyduğunu söylemesi ona günah olarak yeter” hadisi gereğince kul hakkına girmekten içtinap edilmelidir.

4. Fitneye Alet Olmamak

Sosyal medya çoğu zaman meşru müzakere zemini olmaktan uzaklaşmaktadır. Bu çerçevede bilerek veya bilmeyerek faydasız tartışma ve polemiklere girmek, fitne ateşine odun taşımaktan öteye gitmemektedir. Muhatabı ikna ve ilzam etme gayesine matuf paylaşım ve yorumlar hakkın ortaya çıkmasından ziyade ehl-i iman arasında münakaşa, niza ve tefrikaya sebep olmaktadır. Bu nedenle hakikat ve hikmeti tam olarak bilinmeyen olaylar veya tanınmayan kişiler hakkındaki değerlendirmelerde insaf ve hakkaniyet düsturu ile hareket edilmelidir.

5. İttihad ve Tesanüd Bağlarına Riayet

İlan ve neşir vazifesi gayesiyle kullanılan sosyal medya araçlarındaki paylaşım ve yorumların, müminler arasındaki uhuvvet, muhabbet ve tesanüd rabıtalarına kuvvet verecek şekilde olması gerekmektedir. Ulvi bir gaye için yapılan bir paylaşımın mezkûr maksatların tam aksini netice verecek muhteviyatta olmasından büyük bir hassasiyetle kaçınılmalıdır.

6. Şahs-ı Manevinin Hukukunu Muhafaza Etmek

Paylaşım yapılan adres veya muhtevada bir aidiyet veya temsil manası söz konusuysa çok daha fazla dikkat edilmelidir. Zira efkâr-ı amme nazarında umum cemaatin veya temsil edilen şahs-ı manevinin hukukunun zarar görme ihtimali bulunmaktadır. Kişi veya kişiler üzerinden “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez” Kur’ani düsturu iktizasınca kurum ve kitleler zan altında bırakılmamalıdır.

7. Ehl-i Dalalete Alet Olmamak

Sosyal medya bilgiye çok hızlı bir şekilde ulaşma kolaylığı sağlamakla beraber bilgi kirliliğine çok müsait bir zemindir. Eksik veya yanlış bir bilginin, kaynağı meşkûk ve merdut bir paylaşımın beğeni veya yorumlarla çok daha geniş kitlelere ulaşmasına vesile olmamak ve bu kaynakların müminler nazarında muteber sayılmasına alet olmamak gerekmektedir. İhtilaflardan istifade eden zalimlere fırsat vermek manasına gelecek paylaşım ve yorumların ehl-i imanın şevk ve gayretlerine zarar verdiği unutulmamalıdır.

8. Zulme Alet ve Taraftar Olmamak

“Zalimlere en ufak bir meyil göstermeyiniz yoksa size de Cehennem ateşi dokunur” ayetinin işaretiyle zulme en ufak bir meyil dahi insanı dehşetli bir akıbete dûçar edebilir. Bu çerçevede ehl-i tahkik olması icap eden Nur talebelerinin bilhassa hassas olmaları elzemdir. Derinlemesine tahkik edilemeyen (ki bu çoğu zaman imkânsız ve gayr-i fıtridir) hadiseler hakkında hüküm vermek; muhatap(lar)a sormak yerine sathi, hissi ve tek taraflı bilgilere istinaden şahıs ve kitleleri mahkûm etmek dehşetli bir zulüm ve haksızlıktır. Sosyal medya haysiyet cellatlığı ve yargısız infazların yapıldığı mahkemeler haline dönüştürülmemelidir.

9. Tarafgirane Yaklaşımlardan Uzak Durmak

İnsanı; şeytana dost ve meleğe düşman eden bir maraz olan tarafgirliğin her türünden şiddetle kaçınılmalıdır. Siyasi, cemaatî veya başka herhangi bir mülahaza hakkın yanında durmaya asla ve asla engel teşkil etmemelidir. Paylaşım ve yorumlarda medar-ı niza konularla tarafgirliği ve ötekileştirmeyi körüklemekten ziyade, ittihad ve muhabbete vesile olacak hususlar öne çıkarılmalıdır.

10. Mahremiyete Özen Göstermek

“Her dediğin doğru olmalı fakat her doğruyu demek doğru değildir” düsturu sosyal medyada özellikle rüçhaniyet kesb etmiştir. Müzakere ortamı ve muhatapların vaziyeti nazara alınmadan yapılan bir paylaşım veya yorum, meselelere yeterince vâkıf olmayanlar üzerinde menfi tesirlere yol açabilmektedir. Sosyal medya vesilesiyle geniş kitlelere ulaşma gayreti, temkin ve ihtiyat ihmaline sebep olmamalıdır.

11. Nefsin Tuzaklarına Dikkat Etmek

Sanal âlemin; beğeni, görsellik ve enaniyeti öne çıkaran aldatıcı ve cazibedar yönü hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalı ve bu mecradaki paylaşımların muharriki olmamalıdır. Teveccüh-ü nas hastalığının sanal âlemdeki yansımaları olan beğeni kazanmak ve gündeme gelmek gibi riyayı ihsas eden haletten şiddetle içtinab edilmelidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu girin!
Lütfen isminizi buraya girin