Hizmet Esaslarımız

1. Bizler imanın cereyanındayız ve sahil-i selâmet olan dârüsselama ümmet-i Muhammediyeyi (asm) çıkaran bir sefine-i Rabbaniyede çalışan hademeleriz. İman hakikatlerinin neşir ve ilanını en büyük vazife-i hayatımız biliyoruz.

2. Bu zamanın en büyük farz vazifesini İttihad-ı İslam biliyoruz. Bu gayeye matuf olarak, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmayı ve ehl-i imanla maksatta ve esasta ittifakı hizmet anlayışımızın en mühim düsturu olarak kabul ediyoruz.

3. Kur’an’ın mucize-i maneviyesi olan Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini, cihanşumül düsturlarını ve cadde-i kübra-i Kur’aniye olan mesleğini dar bir anlayışa hasretmek suretiyle -esma-i ilahiye adedince vahdet rabıtalarımız olan ehl-i iman kardeşlerimizi- ötekileştiren inhisarcı zihniyet ve uygulamaları, hak ve hakikate karşı büyük bir zulüm olarak değerlendiriyoruz.

4. Harekâtımız ve hizmet anlayışımıza yön veren yalnız ve yalnız Kur’an ve sünnet-i seniyye’nin esaslarıdır. İman hakikatlerinin neşir ve ilan vazifesinde istimal edilen vasıtalar, müesseseler ve kaidelerin bizatihi maksat haline getirilmesine ve bu vasıtalara kudsiyet izafe edilmesine şiddetle karşıyız.

5. Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi’nin ifadesiyle milliyetimiz bir vücuddur; ruhu İslamiyet, aklı Kur’an ve imandır. Bu çerçevede milliyetimizi yalnız İslamiyet olarak biliyor ve sebeb-i tefrika olan unsuriyetçiliğin ve tarafgirliğin her türlüsünden Allah’a sığınıyoruz.

6. Ahirzamanın şerir eşhasının mahiyeti ve icraatının bilinmesi için binler adam hapse girse veya idam olsalar din-i İslam cihetinde ucuzdur. Bu hakikat iktizasınca en büyük vazifemizi, bid’alarla tahrip edilen şeair-i İslamiyeyi sünnet-i seniyyenin ihyası ile tamir etmek olarak görüyoruz.

7. İstibdadın maddi ve manevi her türlüsünü, âlem-i İslam’ın ittihad ve terakkisinin önündeki en büyük mani olarak kabul ediyoruz. İstibdad hangi libası giyerse giysin rast geldiğimizde sille vuracağımızın bilinmesini istiyoruz.

8. Her türlü teşkilatlanma (devlet, cemaat vs.) karşısında ferdin hukukunu kudsi biliyoruz. “Hak haktır küçüğüne büyüğüne bakılmaz, cemaat için fert feda edilmez” düsturundan hareketle hizmet anlayışımızda adalet-i mahza hakikatini şiar ediniyoruz.

9. İman hakikatleri, dünyada her cereyanın fevkinde bulunması ve umumun malı olması cihetiyle, bir tarafa tâbi ve dâhil olmaz; muvafıkta ve muhalifte nurun müştakları çoktur. Bu düsturlara istinaden iktidar veya muhalefette yer alan herhangi bir siyasi parti ya da siyasetçi ile anılmayı ve bu suretle iman hakikatlerine perde olmayı dehşetli bir tehlike ve azim bir cinayet olarak kabul ediyoruz.

10. Risale-i Nur’un asliyetinin muhafazası noktasında âzami dikkatliyiz ve bu asliyeti tahrife yönelik her türlü faaliyetin karşısındayız. Bu noktada bize düşen vazifenin ancak şerh, izah ve tanzim olması gerektiği prensibine göre hareket ediyoruz.

11. İnsan merkezli müsbet iman hizmetimizin icrasında, Risale-i Nur’daki imanî ve içtimaî düsturlara göre hareket ediyoruz. Üstadımızın tarz-ı hareketinin muhafazası, Nur talebelerinin şahs-ı manevisinin teşkili ve inayet-i İlahiyenin celbi için meşveret-i şer’iye hakikatini en mühim düstur ve şart olarak kabul ediyoruz.